Pandeli, bizim için biri gelince gidilen yer. Sık değil, arada. Cemal Bey yaşlanmış. Karşılıyor, uğurluyor… Düğün tarafı gibi. Her zamanki gibi kalabalık … Yemekleri söyledik. Ve masadaki dergiyi karıştırdım. “Ömrü boyunca daha güneş doğmadan günlük alışverişini kendi eli ile tek tek seçerek yapar. Bunları pişirmek üzere ocak başına geçer. Kısa zamanda lokantası herkesin sevdiği bir mekan olur…”
Kim ; Pandeli Çobanoğlu
2. Dünya Savaşı, yokluk, kıtlık, karne dönemi,
6-7 Eylül Olayları, mahkemeler… Üstteki zeytinyağlı taze fasulyenin bu sefil işlerle ilgisi ne peki ? Belki de acıdan, kırgınlıktan geri kalan bu, teselli ! Ama ne teselli.
Pandeli’nin beğendisi, Yorgo’nun enginarı.
Fazla kaçırınca tatlıya yer kalmıyor. Kalkmak üzere iken Cemal Bey, ” tatlı yemediniz, bu kurabiyeleri ikram edeyim “dedi. Badem Ezmeli o ünlü kurabiye ! Gerisi boş…